Berrak “Berrak G”
@cyberkelebek
Berrak “Berrak G”
@cyberkelebek
Adkins – Paradoxical Present (2012)
The present is experienced as time that is both relentlessly driven and yet refuses to flow.
Relentlessly driven → constant acceleration, productivity pressure, speed.
Refuses to flow → time feels stuck, stalled, without real progression.
Paradox: capitalist temporality produces a present that is at once over-accelerated and immobilized.
Slow Violence and Waiting
Lisa Baraitser, Enduring Time (2017)
Contradictory temporal experiences in the 21st century:
Acceleration: Social life feels increasingly immediate, fast, urgent.
Slow violence: Long-term, nearly invisible harms of contemporary capitalism.
Examples of slow violence:
Permanent and irreversible loss of biodiversity.
Prolonged and
Modernity, “Time Crisis,” and Anachronism
Lisa Baraitser, Enduring Time (2017) – drawing on Reinhart Koselleck
Time crisis perception:
Contemporary complaints: “life is too fast, time is scarce, the pace of life is spiraling out of control.”
Baraitser argues that the notion of “time crisis” emerges historically, not universally.
Koselleck’s
... See moreHeidegger’s Boredom and Baraitser’s
Unbecoming Time
Heidegger – Boredom (The Fundamental Concepts of Metaphysics, 1929–30):
Simple boredom (passing boredom):
Example: waiting at a train station.
Time drags, minutes feel heavy.
A mundane experience, but it hints at the nature of time.
Profound boredom:
Not boredom with one thing, but with everything.
The
Boredom, time
Chronos (Χρόνος):
Measurable, linear, homogeneous time.
Measured by clocks, calendars, minutes.
Flows continuously in equal segments.
Frames life events such as birth and death.
In modern capitalism, labor, production, wages, and productivity are organized according to the logic of chronos.
Example: An 8-hour workday, a 50-minute class, a project
In the context of Baraitser and Hutchings:
With European modernity, chronos becomes dominant: time is rendered measurable, linear, and irreversible.
Yet kairos never fully disappears; it persists in the interstices as moments of rupture.
This creates a kairotic tension: history and politics are not merely shaped by linear progression, but also by repetitions, interruptions, and sudden openings.
“Tracking the survival and quality of these affectively dull yet persistent temporalities within what Elizabeth Povinelli describes as ‘the seams of capitalism’ has turned out to be the project of this book (2011). Staying, maintaining, repeating, delaying, enduring, waiting, recalling and remaining are forms of time’s suspension that tell us
... See moreÇözümleme:
Kapitalizm zamanı hız, üretim, verimlilik ve değişim üzerinden kurgular. Boşa geçen zaman = kayıp.
Beklemek, kalmak, dayanmak, tekrar etmek, ertelemek, sürdürmek gibi kipler kapitalist zaman mantığına uymaz. Bunlar üretken değil, “boşa” görünen zamanlardır.
İşte bu kipler, Elizabeth Povinelli’nin ifadesiyle “kapitalizmin dikişleri”ni, yani kapitalizmin görünmeyen kırılgan noktalarını açığa çıkarır.
Çünkü kapitalizm pürüzsüz ve ilerleyen bir düzen gibi görünmek ister; fakat askıya alınmış zaman biçimleri bu yüzeyin altındaki çatlakları ifşa eder.
Bu zaman biçimleri genellikle bakım (care) ile ilgilidir: hastaya bakmak, çocuğa bakmak, yas tutmak, dayanmak… Kapitalizm bunları ölçemez ve değer üretmeyen şeyler olarak görür, ama toplumsal hayatın devamlılığı tam da bu kiplerle mümkündür.
Žižek’in “end times” yorumu:
Žižek, günümüz toplumsal ve politik krizlerini “son zamanlar” (end times) olarak adlandırır. Ona göre küresel kapitalizm, ekolojik kriz ve toplumsal çöküş, zamanı ilerleyen bir gelecek gibi değil, sürekli ertelenen bir felaketin kıyısında yaşatır. Bu askıya alınmış, sürekli “son”un beklendiği zaman deneyimi, kapitalizmin yarattığı çıkmazı açığa çıkarır.
Cazdyn’ın “the new chronic” kavramı:
Eric Cazdyn “the new chronic” ile, modern dünyanın içinde bulunduğu sürekli kriz ve süreklileşmiş hastalık hâlini tarif eder. Burada zaman, iyileşmeye veya sona ulaşmaya doğru ilerlemez; aksine bitmeyen bir “şimdi”nin içindeki donuk sızıya dönüşür. Bu, ne dramatik bir kırılma ne de tamamlanmış bir geçmiştir—“sonu olmayan bir ara zamanın donuk ağrısıdır.”
Sanatsal Bağlantı:
Bu düşünceler, benim pratiğimde sık sık ortaya çıkan “yaraların kapanmaması”, “bekleyiş”, “tekrar” ve “katlanma” temalarıyla doğrudan ilişkilidir. Kapanmayan yara, aslında askıya alınmış zamana işaret eder: ne ilerleyen ne de biten, sürekli kalan bir deneyim. Tıpkı kapitalizmin görmezden geldiği bakım kipleri gibi, bu yaralar da hem dayanıklılığın hem de çatlağın görünür olduğu bir zemindir.
I’m working on the feeling of always running out of time, of feeling rushed yet impeded at the same time’, I go on, trying to get hold of the stop- startness of everything I do.
‘I’m working on what it’s like to wait, and go on waiting, and whether watchful waiting has anything to do with gender, and with care’.
The answers seemed to generate a
... See moretime, waiting, running out of time
waiting, staying, delaying, enduring, persisting, repeating, maintaining, preserving, remaining → zamanın akmadığı, “geçmeyen zaman” deneyimlerini üreten pratikler.
Bu durumlar cazip bir kırılma, büyük değişim ya da dönüşüm vaat etmiyor; aksine sıkıcı, sıradan, katlanılmaz ve durağan olarak tanımlanıyor.
Yazar, bu “zamanın geçmemesi” haline dikkat kesildiğinde “care” (bakım, özen, ilgilenme) kavramını yeniden düşünmeye zorlandığını söylüyor.
Soru şuna dönüşüyor: Zamanın ilerlemediği, tıkandığı, geleceğin vaatlerinin kaybolduğu ve tarihin “temsile gelmeyen travmalarla” dolu olduğu anlarda zamanı nasıl “bakıma almak” mümkün olabilir?
“إذا كانت نيتك ‘لا أبرح حتى أبلغ’ فلا بُد أن ‘تصبر على ما لم تُحِط به خبرًا’”
If your intention is, ‘I will not give up until I reach,’ then you must ‘be patient with what you cannot comprehend .’
The price we pay for dreaming is the possibility of drowning; the price we pay for not dreaming is the surety of coasting through life in a stupor of autopilot, landlocked in the givens of our time, place, and culture. The dreamer, then, is the only one fully awake to life — that bright technology of the possible the universe invented to prevail
... See more